top of page

Cihan Mürtezaoğlu'nun Sanatıyla Adeta Kendimizi Bulduğumuz Albüm: "Belli Olmaz"


ree

Cihan Mürtezaoğlu... Dinlediğim ilk günden beri beni kendi dünyamda her defasında yeniden aratıp bulduran...


SoundCloud kayıtlarıyla müzik piyasasına dijital olarak giriş yapan Cihan Mürtezaoğlu, çağdaşları arasında şarkı yazarlığı anlamında öne çıkmakla birlikte yaptığı müziklerle kendi varlığını bir imza haline getiriyor. 2016 yılında "Bitsin Bu Delilik" isimli uzunçalarıyla tanınmaya başladıktan sonra 2018 yılında "Deli Zaman"ı, 2020 yılında "Hafif Masal"ı ve bu yıllar arasında birçok tekliyi, canlı performansı dinleyicisiyle buluşturdu.Son olarak ise bu yazının ana konusu olan 5 şarkılık "Belli Olmaz" EP albümünü listelerimize bıraktı.


Albümün açılış şarkısı olan ve albümden yaklaşık 3 hafta önce klibiyle birlikte çıkan "Belli Olmaz", müzisyenden daha önce duymadığımız bir sound ile karşıladı bizi. Çok eskilerden, 70'lerden tanıdığımız bildiğimiz bir sound ile düzenlenen şarkıda sözler de kendince bir tavır koyuyor. Müziğiyle 70'lerden gelip sözleriyle 2020'li yıllara politik bir ifade bırakıyor. İnsanları, olayları ve hatta duyguları tanımakta/tanımlamakta zorlandığımız bugünlere usul usul gönderme yapıyor. Sevginin, derdin ve insanların yaşamak için kendinde var ettiği kodların belirsizliğini hatırlatıyor.


Şarkının senaryosu ve yönetmenliği Mürtezaoğlu'na ait klibinde ise renk paletiyle bana "Nomadland" filmini hatırlatan kısa bir film izliyoruz. Klipte, önce kılıcından vazgeçen bir şövalyeyi izliyoruz. Adım adım yolları gezen şövalyemiz birden durup deniz karşısında sigarasını içiyor ve sonrasında bir lunaparka giriyor. Lunaparkta da her bindiği alette şövalyeliğinden soyunuyor ve sonunda miğferini de çıkararak içinde bulunduğu ve onu bir şekilde kamufle eden zırhlarından arınıyor.


ree

Sözlerdeki belirsizliğe yapılan vurgu, klipte yerini ne istediği belli olan birine bırakıyor. Şarkının ismine atıf yaparcasına zihnimizdeki erkek şövalye kodlarına meydan okuyan bir kadın şövalye ile karşılaşıyoruz. Öyle ki bu bir arayış ve sonunda kendine ulaşma hali bana İsmet Özel'in "Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum." sözünü anımsatıyor. Kendi dünyasına yürüyen biri.


Albümün ikinci şarkısı "Derde İhanet Edemem"de Cihan Mürtezaoğlu'nun bazı şarkılarında kendini gösteren "dokunaklı sözlere hafif müzik" hali bu şarkıda tekrar karşılıyor bizi. "Dert" kavramının içine ne sığdırıyorsak, onunla varolabileceğimizi onsuz benliğimizde oluşacak boşluktan bahsediyor şarkıda Mürtezaoğlu. Öyle ki zaten hayat dediğimiz gerçeklikle ancak bu şarkıda bahsettiği gibi tanışabiliyoruz.


Albümün bir diğer şarkısı "Zaman Memuru" ise yine tam olarak içinde bulunduğumuz zamanı kendisiyle dolduruyor. Günlük düzenlenen hayatın içindeki ömürlük yaşama gayreti yüzümüze çarpıyor. "Zaman, benim harcadığım anları varlıktan söküp alıyordu." diyor Cioran. Bu şarkı da Cioran'ın sözüne göz kırpıyor diyebilirim.



ree


Albümün dördüncü şarkısı "Sevdanın Yükleri",benim en sevdiğim gecemi, gündüzümü, her duygumu bölen bir eser. Lirik şiir esintili sözleriyle, bana geçtiğimiz günlerde denk geldiğim bir Mayakovski sözünü anımsatıyor:“‘Sıran geldi.’ deseler günün birinde, savaşa itseler beni, vurulsam: Kan değil adın fışkırır yırtık dudaklarımdan!”


Biraz sitemli biraz kontrolsüz bir aşk da beliriyor zihnimde şarkıyı dinlerken. Deneysel bir soundla düzenlenmiş şarkıda Mürtezaoğlu'ndan tanıdık olduğumuz -ve onunla birlikte kendine zihnimde yeni anlamlar edinen- bir kavram olan "deli"ye yeniden rastlıyoruz. Eski bir hatırayı anımsadığımızda "yine olsa yine yapardım" diyebilme deliliği bu sefer...

Albümün son şarkısı "Şimdi Nerdeyim" ise ağlayarak izlenilen bir filmin bütününe yayılacak bir duyguyla kaplıyor içimi. Müziğinde Türk Sanat Müziği'nin alternatif bir soundla günümüze uyarlanmış halini dinliyoruz. Hiç beklemediğimiz bir anda tek kalmanın ve çok olmanın peşine düşmeye dair bir dermansızlıkla bütünleştiriyor. Biraz yolunu kaybetmişlik biraz yoldan çıkmışlık...




 
 
 

Yorumlar


bottom of page