Metal'in Sınırlarını Esneten Bir Albüm | Bring Me The Horizon - Sempiternal
- Alp Uysal
- 1 Nis 2023
- 3 dakikada okunur
Bring Me The Horizon'ın 4.stüdyo albümü Sempiternal, 1 Nisan 2013'de piyasaya sürüldü. Grubun klayveci Jordan Fish'le kaydettiği ilk albüm olma önemini taşıyor. Aynı zamanda bu albümde gitarist Lee Malia, hem ritim hem solo kısımlarını üstleniyor.
Kariyerine deathcore grubu olarak başlayan BMTH, bu albümde hem elektronik elementlere önem veriyor hem de klasik metal şarkı yazımına biraz meydan okuyor. Burada Jordan Fish'in gruba eklenmesi albümün genel sound'una inanılmaz yardımcı oluyor. Synth'lerle ve şarkı yapısı konusunda gerçekten çok çeşitli bir albüm.

Sempiternal, grubun bu zamana kadarki en büyük şarkılarından biri "Can You Feel My Heart" ile açılıyor. Şarkının girişinde hemen büyük bir elektronik kısım duyuyoruz. Buradan üçlemeli gitarlara ve Oli Sykes'ın çok iyi scream'lerini birleştirince ortaya başarılı bir şarkı çıkıyor. Bu şarkıyı "The House of Wolves" takip ediyor. Biraz daha vokal manipülasyon ve chopping kullanılan bu şarkı biraz daha geleneksel. Klasik bir breakdown'a sahip ve iyi bir gitar riff'i var. "Empire (Let Them Sing)" ile bu başarılı riff'lere devam ediyorlar. Özellikle Oli Sykes'ın bu şarkıdaki performansı şarkıyı taşıyor. Ardından belki de şarkı yazımı olarak albümün en basit şarkılarından "Sleepwalking" geliyor. "Sleepwalking"de özellikle synth'ler çok iyi iş yapıyor, biraz daha "radyo" şarkısı denebilecek bir çalışma. Yine de kendi çapında güzel bir şarkı. Albümün ilk yarısı "Go to Hell, For Heaven's Sake" ile kapanıyor. Bu şarkı da grubun biraz daha eski materyaline benzese de biraz daha hareketli ve birkaç gitar layer'ına sahip. Aynı zamanda çok başarılı bir solo ve yapı bulunduruyor.

Albümün ikinci yarısı en ikonik metal şarkılarından "Shadow Moses"la başlıyor. "Can you tell from the look in our eyes (We're going nowhere) / We live our lives like we're ready to die (We're going nowhere)" kısımları şarkıya inanılmaz bir protesto havası veriyor. Lee Malia, albümdeki en eğlenceli riff'lerden birini çalıyor Shadow Moses'da. Müzik videosuyla birlikte grubun en sevilen şarkılarından biri oldu. Sonraki şarkı ise benim kişisel favorilerimden, "And the Snakes Start to Sing". Yine Jordan Fish'in inanılmaz elektronik çalışmasıyla zenginleşiyor bu şarkı. Bateri programlama ve synth'ler çok fazla şey katarken şarkının patlama noktası da çok duygu dolu. Vokalist Oli Sykes bu şarkı hakkında "Sözleri o kadar derin ki ben ve ailem dışında bu şarkının anlamını kimse bilmeyecek" yorumunu yapmıştı. "Seen It All Before"la devam eden albüm, burada yine üçlemelere önem veriyor. Yine yapı konusunda çok detaylı; post-chorus, bridge ve birçok farklı kısıma sahip. Ardından "Antivist"le birlikte, grup bir nevi moshpit'i açıyor. Çok tempolu ve Sykes'ın yine brutal vokallerine yer veren şarkı tam bir BMTH klasiği. Yaylıların ve güçlü baterilerin eşlik ettiği "Crooked Young"a geçiş yapıyoruz devamında. Yine bir prodüksiyon harikası bu şarkı. B,raz daha ani geçişlere sahip. Aynı zamanda solist Oli Sykes'ın ketamin bağımlılığıyla alakalı bir şarkı. Dini alt metinlerin bu şarkıda güçlü olduğunu da belirtmek lazım. Ve albümün kapanış şarkısı, "Hospital For Souls". Sykes'ın şarkının başlangıcındaki spoken word kısmı, zemini çok iyi hazırlıyor. Bu küçük kısımda belki de en çok dikkat çeken söz "Even Hell can get comfy once you've settled in". Şarkının yoğunluğu gittikçe artıyor. Gitar çalışması olarak yine rutin bir şarkı olsa da elektronik elementlerle birlikte çok iyi işliyor. Albümün açık ara en iyi şarkılarından biri.

Sempiternal albümü burada bitiyor ama expanded versiyondaki iki şarkıyı incelemeden geçemem. Bunlar "Join the Club" ve "Deathbeds". Join the Club, biraz daha b-side şarkısı. Yine de iyi bir şarkı ama albümün kendisinde nasıl bir yeri olurdu, emin değilim. Deathbeds ise duygu olarak belki de BMTH diskografisindeki en yüklü şarkı. Deathbeds'de Oli Sykes'a eski eşi Hannah Snowdon eşlik ediyor. İkili 2016'da ayrıldı ve bu şarkı şu ana kadar bir kez bile canlı seslendirilmedi. İlerleyen zamanda da bu yaşanacak gibi durmuyor. Yakın zamanda bir konserde çok büyük bir istek gelse de Sykes bu isteği geri çevirdi. "And on my deathbed, all I'll see is you / The life may leave my lungs, but my heart will stay with you" sözleri gerçekten sevgiye olan bağlılığı sembolize eden bir şey.
Genel olarak bakıldığında Sempiternal, elektronik elementleri metal'e ekleme konusunda devrimsel bir albüm oldu. Birçok gruba ve sanatçıya ilham kaynağı oldular. Gerçekten albüm boyunca kötü denilebilecek bir şarkı yok. Bundan sonra grup, zaten birçok türden yardım olan albümler yayınladı. That's The Spirit daha rock albümüyken, amo daha elektronik ve pop'a yöneldi ve hatta "Music to Listen to~Dance to~Blaze to~Pray to~Feed to~Sleep to~Talk to~Grind to~Trip to~Breathe to~Help to~Hurt to~Scroll to~Roll to~Love to~Hate to~Learn Too~Plot to~Play to~Be to~Feel to~Breed to~Sweat to~Dream to~Hide to~Live to~Die to~Go To" adlı bir house albümü bile bulunuyor diskografilerinde. BMTH, birçok rock/metal grubunu daha açık düşünmeye ve yeni şeyler denemeye yönlendirdi. Bunu da ikonik bir şekilde yaptılar. Sempiternal, metal ve heavy metal'i birer tür olarak tamamen değiştirdi.




Yorumlar