Yasemin Mori’nin Kendi Gerçekliğini Yarattığı İlk Stüdyo Albümü: Hayvanlar
- Emirhan DEMİRAYAK

- 26 Haz 2023
- 4 dakikada okunur

Hayvanlar, alternatif müziğin ülkemizdeki en önemli yapıtlarından sayılacak ve aslında hala değeri yadsınan bir albüm. Çıktığı yılda 26 yaşında olan Yasemin Mori’nin ilk stüdyo albümü olma niteliği de taşımakta. Her ne kadar ilk albümü olmuş olsa da albümün arkasında bulunan kadro ülkemizin birbirinden değerli sanatçılarını bulunduruyor. Duman‘ın eski davulcusu Cengiz Baysal, ülkemizin en önemli caz davulcularından Volkan Öktem ve albümün her aşamasında yer alan Ozan Çolakoğlu davullarda; Pentagram’ın basçısı Tarkan Gözübüyük ve slap’leriyle tanınan Murat Ejder bas gitarda; albüm sonrasında da birlikte çokça çalışacak olduğu Korhan Futacı saksafonda ve daha birçok ismin de bu müzikal şölende yer aldığını yazımın başında belirtmezsem olmazdı. Sanatçının da 2019 yılında ekşi sözlük yazarlarının sorularını cevapladığı röportajında verdiği demece bakacak olursak bu kadronun nasıl şekillendiği az çok kavrayabiliyoruz.
Daha sonradan caz müziğine yöneldim aslında. Coltrane gibi ya da işte Miles, Coltrane ve bunların özellikle 70’lerde yaptığı bütün her şey ve oradaki müzikal estetik. Bitches Brew’daki estetik beni inanılmaz etkiliyor. Pena‘da yapmış olduğu röportajdaki “hangi müzik türlerinden etkilendin” sorusuna cevaben.
Gördüğünüz gibi lise çağında yöneldiği bu sanatçılar, ilk albümünü yaparken de onu elbette çok etkiledi. Sadece cazla da kalmamakla beraber sanatçı Pink Floyd, Morrissey, The Cure gibi lirikal ve müzikal anlamda izler taşıdığını düşündüğüm sanatçıları da dinlediğini belirtiyor aynı konuşmasında. Albümün genelinde bulunan tema da bahsettiğim sanatçıların hepsinden beslenen ögelere sahip. Zaten çıktığı dönemde açıkçası benim beklemiş olduğum bir başarı seviyesine erişememesinin de sebebini bu konuyla özetleyebiliriz. Söz yazımında sosyal temaları ve soyut bakış açılarını kullandığını albümün genelinde hissediyoruz. Kendisi de zaten lisansını yapmış olduğu alanın yanı sıra hala bir resim tutkunu. Sözlerinde kullandığı bu soyutluk ve bilinç akışı da bana kendi döneminin Orhan Veli’si olduğunu hissettiriyor. Bu kadar marjinal temalarla sözlerini yazmış olsa albümün o dönem yaşanan anlaşılmama probleminin tek sebebi tabii ki asla sadece bu değil. Albümün altyapısı özellikle bu konuda çok etkili çünkü ne söylerseniz söyleyin eğer herkese hitap eden bir müzikle aktarırsanız zaten şarkınız sadece tınısıyla dahi çoğu kişi tarafından benimsenecektir. Ancak hem sözlerin hem de müziğin bu kadar marjinal olması o dönemin genç nesli ve şu an bulunduğumuz dönemin yeni kuşak dinleyicisiyle sınırlı kalmasına sebep olmuştur. Normal şartlarda belki bu hitap konusunu bile ele almayabiliriz ancak söz konusu ettiğimiz şey bir sanatçının ilk albümü, bunun yanı sıra yılların emeği ve sosyal mesajlar barındıran bir eser. Dönemin şartlarında pop müzik furyasının içinde klibini bile Tumblr, MySpace gibi sitelerden yayımlamış bir sanatçının Türk alternatif müzik tarihinde bu albümüyle gönüllerin bir numarası olduğunu ben şahsen belirtmek isterim. Tüm bunların ışığında incelemeye başlayacak olursak “Aslında Bir Konu Var” ile başlıyor albüm. Şarkı bir single olarak albümden yaklaşık 3 ay önce yayımlanmış ve Yasemin Mori denilince aklımıza ilk gelen şeylerden biri. Tok bir gitar, arkadan gelen su sesi ve fısıltı eşliğinde bir intro karşılıyor bizi. Sanatçı bir ilham kaynağının olmadığını belirtirken de bu şarkıyı örneklendirmiş. Yine de ilham kaynağı olmaması duygularını eksik yansıttığı anlamına gelmemekte. Çok minimal başlayan intro ve iki verse’in ardından inanılmaz bir kısım karşılıyor bizi. Hepimizin 2000’ler ortası denince aklımıza gelen bir kısım.
Birileri var birileri var Birileri yine sarhoş Birileri yaz birileri kış Birileri önce Birileri bize apaçık birileri pişman Birileri bize çok acı birileri çok acı Birileri bize çok acı getirdiler Birileri farkında birileri fark etmedi Birileri sağ birileri sol birileri fark etmedi O da bunu görmedi buda sana hiç yetmedi
2.06’ıncı dakikadan sonra hayatlarımıza giren bu eşsiz kısımda şarkının tüm minimalliği bir kenara bırakılıp (zaten chorusdaki gitarda bizi hazırlamıştı buna) Mori’nin inanılmaz karakterli sesi bize çığlık çığlığa sözleri haykırıyor. Alternatif müziğin güzellikleri arasında görüyorum bu kısmı çünkü tür de sanatçının sadece kendi karakteri veya oluşturduğu alter ego’sundan oluşuyor. Bu sözlerine, tavrına, müziğine ve klibine her şeyiyle karşımıza çıkmakta.
Albüme adını veren bu ikonik eserin hemen ardından Yeniler ve Arjantin karşılıyor bizi. O dönemin müziğinde yine oldukça deneysel sayabileceğimiz imgeler bulunduruyor üçü de. Açık konuşmak gerekirse lirikal bağlamda tamamen bilinç akışı gibi sayabileceğimiz ve pek de bir şey anlamadığım (anlasam dahi sanatçının kafasındaymış gibi farz etmeyi hadsizlik sayıyorum) iki eser benim görüşümce. Müzikal bağlamda da pek çarpıcı bir dizilim göremediğim için kısa atlayacağım bu üç eseri.
Nolur Nolur Nolur karşılıyor bizi 5. sırada. Olağanüstü bir nakarat ve melodiyle zannımca mevcut nesilde 18 yaş ve üzeri olan herkesin akıllarına kazınmış bir şarkı. Klibi yine aynı şekilde MySpace’de yayınlanmış o dönem ve uzun yıllar sonra yine bir reklam ile kendini hatırlattı kendini. Albüm içindeki popülerlik sıralamasında 2. sıraya koyabiliriz ancak benim kişisel sıralamamda 3-4 arasında gidip gelmekte.
6. sırada Aptal karşılıyor bizi. Telefondan seslenmekte bu şarkıda Mori. Albümdeki en somut şarkılarına geçtiğini düşünebiliriz çünkü telefonun karşısındaki kişiye isyan eden ve özlem belirten sözlerden oluşmakta. Yine çok minimal bir müzik ve caz drumlarıyla oluşan bir alt yapısı var.
Hemen ardından Konuşmak bambaşka bir yapıyla geçiyor karşımızda. Artık bilinç akışının ötesinde gerçekliğin en yalın hali vücut buluyor bu şarkıda.
Ben seni dinlemedim Sen beni anlamadın Sen beni dinlemedin Ben seni anlamadım
Mori, hayatımızda en az bir kere yapmış olduğumuz bu konuşmayı yapıyor. Karşımızdaki kişiyi, kendimizi veya olan biteni suçlamanın sınırı yok hayatta. Anlaşmazlıklar, beklentiler ve yaşananların çevresinde şekillenen bu şarkı da ne kadar basit ve gerçek olduğunu yansıtmakta. Adında da özet geçtiği gibi “Konuşmak”… Şimdi benim ikinci favorim olan ikinci şarkıya geldik son iki kaldı. Bir Fabl var karşımızda Mutsuz Punk olarak adlandırmış Mori. Tabii kendisi böyle değerlendirmiş bir at kafasıyla konuştuğu için, ama yine tamamen somut ve bireysel bir konu. Çok sakin bir introda bir şiir gibi başlasa da ilk chorus’un ardından şarkı giderek karanlıklaşmakta, isyan etmekte ve sinirlenmekte.
Yoksun Nedenin yoksa Kime güler yüzün Kime ağlarsın
Bu dörtlüğün ardından önceki bölümde olan dengesizliğini üstünden atmış Mori ve bir telefondan sesleniyor yine. Ardından haykırmakta Yokum diyerek. Outro, o dönemlerin de ötesinde mevcut Türk Müziği’nin de en kaliteli outroları arasında. bir şiirle ve sakinlikle başladığı şarkısını distortionla kapatmış.
Ve son eser. Bırak Bu Rock’n Roll’u diyor Mori. Bir saksafonla karşıladığı şarkısında yine sevgilisiyle kavga eden birinin sözleriyle karşılıyor bizi. Bu kadar gündelik ve gerçek olması yine müziğimiz içinde bence eşsiz kılıyor.
Konumuz hep diğerleri Ne sen ne de ben değiliz Yok bunlar yok şunlar Ne yapmış sana onlar
Başta da bahsettiğim gibi uzun vadede birlikte çalışacak oldukları Korhan Futacı eşlik ediyor saksafonda. Korhan, günümüzde de yine alternatif müzik yapan sanatçılarla yakın çevrede de en başarılı genç müzisyenlerimizden biri. Sözlerin bittiği yerde de kendisi giriyor devreye. İlk dinlediğim zamanlarda detone olarak başlaması çok garip gelse de artık onun Mori’nin baharatı olarak nitelendirebileceğim bir güzellik. Son söz olarak, bu benim sözleri dökmeye fırsat ve cesaret bulduğum ilk albüm incelemem. Olur da albüme katkı sunan sanatçılar, Hayvanlar’ın arkaplanını öğrenmek isteyen okurlar veya bir müzik yazarı acemiliğimi maruz görürse mutlu olurum.
Müzikle kalın ❤




Yorumlar